Gerçek olaylardan esinlenen bu yapım, derin deniz dalgıçlarının, okyanusun yüzlerce metre altında mahsur kalan arkadaşlarını kurtarmak için verdiği destansı mücadeleyi gözler önüne seriyor. Deniz tabanında, yalnızca birkaç dakikalık oksijenle sıkışıp kalan bir ticari dalgıcın kurtulma şansı son derece düşüktür. Ancak ekip arkadaşları, zorlu doğa koşullarına meydan okuyarak onu kurtarmak için var gücüyle çabalar.

Renn Wheeland, yirmi sekiz yaşında olan bir yazardır ve Los Angeles'ta yaşarken annesinin ölümü onu Cleveland'da bulunan çocukluk evine tekrar geri getirir. Ancak bu dönüş sadece bir cenaze töreni için değildir. Renn senelerdir görmediği babasıyla karşılaşır ve ikili geçmişin gölgeleriyle yüzleşir. Eski yaralar açıldıkça bastırılmış duygular yüzeye çıkar. Renn için bu süreç, bir kayıptan ziyade içsel bir arayış olarak aile bağlarının karmaşıklığını keşfetmekle geçer.

1920’li yılların Hindistan’ında, ahırda çalışan genç bir çocuk asi ruhlu bir atla derin bir bağ kurar. Baskının ve isyanın ortasında, bu esrarengiz hayvana binmenin verdiği tutku, onu cesur bir yolculuğa sürükleyerek ülkesinin vereceği özgürlük mücadelesine dahil olmasını sağlar.

Marley, güçlü bir avukattır. En yakın arkadaşı olan Fela’nın eşinin öldürülmesi ardındaki sırrı çözmeye giriştiğinde, hayatının en kişisel davasını üstlenmiş olur. Eskiden polis olan sevgilisinin özel dedektiflik becerilerinden faydalanarak, gerçeği bulmaya çalışan Marley, ihanetler ve aldatmacalarla örülü bir tehlike labirentine sürüklenir.

Genç Walter, İspanya’da bisiklet turuna katılır ve yaşadığı beklenmedik bir olayın sonucunda Lila ile yollarının kesişmesiyle hayatında yeni bir sayfa açılır. İkili arasında filizlenen aşk, zaman içinde çeşitli zorluklarla sınanacaktır.

Bu öykü, dengesiz tavırlarıyla hem gemiyi hem de mürettebatı tehlikeye atan bir kaptanın yerine geçen bir deniz subayının, daha sonra isyan suçlamasıyla yargılanmasını konu alıyor.

1870'lerin sert Montana kışlarında kendini yalnız ve arkadaşsız bulan genç bir Abigale Okçusu, hayatta kalma mücadelesi verir ve dünyadaki tek varlığı olan aile mirası atını, kana susamış bir soyguncu çetesinden geri almak için mücadele verir.

Türk sinemasının usta isimlerinden Çağan Irmak’ın hem yazıp hem yönettiği bu film, 70’lerden 2000’lere uzanan duygu dolu bir yolculuğu beyaz perdeye taşıyor. Selim Erensoylu’nun babalıkla tekrardan yüzleştiği bu serüven, izleyicilere geçmişten günümüze etkileyici bir hikâye sunuyor. Suna’nın anne ve babasıyla çıktığı zaman yolculuğu, seyircinin kalbine dokunurken, geçmişin hüzünlü anıları sıcak bir finalle izleyicileri sarıp sarmalayacak.

The Outrun, on yıldan fazla bir süre sonra İskoçya'daki vahşi Orkney adalarına dönen ve uyuşturucu tedavisinden çıkan bir kadının hikayesini anlatıyor. Kadın, büyüdüğü muazzam manzarayla tekrardan bağlantı kurarken, çocukluğundaki anılar, onu iyileşmeye yönlendiren daha yakın tarihlerdeki olaylarla iç içe geçer...

Bir papaz, Tanrı'dan vahiy aldığına inanarak bir kayıp vakasının peşine düşerken; sanrılarından kurtulamayan bir dedektif, geçmişin gölgesinde boğulmaktadır. Araştırmaları derinleştikçe, ikisi de içlerindeki karanlıkla yüzleşmek zorunda kalır.

Finlandiya’nın sakin kasabalarından biri olan Hurmevaara, bir gece gökyüzünden düşen bir meteorla sarsılır. Kasabanın huzurlu yaşamı, belediye başkanının bu gök taşının, yavaş yavaş yok olmaya yüz tutan bölge için hayati önem taşıdığını açıklamasıyla aniden altüst olur. Savaş gazisi ve aynı zamanda bir rahip olan Joel, meteoru koruma görevini üstlenir. Ancak bu değerli taş, yalnızca sıradan suçluların değil, daha büyük ve tehlikeli güçlerin de ilgisini çeker.Joel, meteoru güvende tutmaya çalışırken kendi hayatındaki daha büyük bir bilmecenin içine sürüklenir. Eşi, hamile olduğunu müjdeler; bu haber her ne kadar sevindirici olsa da Joel, savaşta aldığı yaralar nedeniyle baba olamayacağını bilmektedir. Karısının bu gerçekten haberi yoktur ve bu sır, ikisini bambaşka bir yolun eşiğine getirir.

Paranoik İmparator Tiberius’un ölümünden sonra, tahtın yeni sahibi olan varisi Caligula, imparatorluğu kanlı bir çılgınlık ve sefalet girdabına sürükler.

Karadeniz’in eşsiz doğasıyla çevrili bir sahil kasabasında, balıkçılıkla geçimini sağlayan Ali ve nişanlısı Esma, evliliklerine kısa bir süre kala hayatlarını kökten değiştirecek bir trajediyle karşılaşırlar. Ali, iç dünyasında büyük bir savaş verirken, çıkışsız bir durumun içinde kendini bulur ve delilik ile dahilik arasında bir çözüm aramaya başlar. Öte yandan, Esma’nın zeka geriliği olan çocukluk arkadaşı Samet’e duyduğu sorumluluk duygusu, izleyiciyi farklı bir vicdani sorgulamanın içine çeker. Gerçek aşk uğruna mı, yoksa sevgi adına mı her şey göze alınmalıdır?

Hindistan’da ilan edilen Olağanüstü Hâl sürecini çarpıcı bir şekilde ele almakta olan bu eser, Indira Gandhi’nin liderliği altında artan siyasi baskıları ve bu baskıların toplumsal başkaldırıya nasıl evrildiğini derinlemesine analiz eder.