Mumbai’nin dinmeyen temposunu odağına alan "Aydınlık Hayallerimiz", iki genç hemşirenin dostluğunu merkezine alıyor. Kentin acımasız ve hızlı yaşamına rağmen, birbirlerine güç ve teselli veren bu iki kadının yolculuğu, güçlü politik etkilerle izleyiciye sunuluyor...

1950’lerin başlarında geçen öyküde, henüz 15 yaşında olan ve yetimhanede hamile kalan Cecilia’nın hikâyesi anlatılıyor. Hamileliği gizlemek amacıyla, ömür boyu ona eşlik eden hizmetçisi Alma ile birlikte, çocuğunu evlat edinmek isteyen Ida’nın yaşadığı izole malikaneye gönderilir. Burada, üç kadın arasında yalnızlıklarını ve arzularını sarmalayan eşsiz bir bağ oluşur. Ancak bebeğin gelişi, kurdukları bu dengeli hayatı altüst edecek ve beklenmedik sorunları beraberinde getirecektir...

Genç Maja, 17 yaşında, kendi isteği dışında balıkçı Janne ile evlenerek Stormskäret’in yalnız topraklarına taşınır. Bu ıssız yerde, yalnızca onların evi bulunmaktadır. Janne denize açıldığında, Maja hem kendi başının çaresine bakmak hem de ailesini ayakta tutmak zorundadır. Zorluklarla ve beklenmedik olaylarla dolu yeni yaşamına alışmak için mücadele eder...

Lainy'nin evlenip bir aile kurma hayalleri altüst olunca, hamileymiş gibi davranmaya karar verir. Bir yalan söyler ve bu yalan, hayalini kurduğu adamla tesadüfen karşılaşıp aşık olmasına neden olur.

55 yaşlarındaki Sevim 75 yaşlarındaki Ayten’in evine uzun yıllardır gündeliğe gitmektedir ve evde düzenleyici bir rolü vardır. 25 yaşlarındaki Lena, Ayten’in bakıcılığını yapmaktadır ve Ayten’in evinde yatılı kalmaktadır. Sevim Lena’nın bu işe yerleşmesine vesile olmuştur, bu yüzden Lena’nın üzerinde belirgin bir etkisi vardır. Ayten’in bakıcısı Lena bir ev kazası geçirir. Lena’nın sigortası yoktur ve kaza sonrasında, Ayten’e karşı dava süreci başlatır. Ayten ve oğlu iş adamı Ergin uzun yıllardır evlerinde gündelikçi olan Sevim’i Lena’yı bu davadan vazgeçmeye ikna etmesi için zorlar. Lena ile ilgili sorunu Aytenler lehine çözmeye çokça odaklanan Sevim, olayların başta düşündüğü gibi ilerlememesiyle çelişkiler yaşar, süreç içerisinde bir çıkmaza sürüklenir...

On yıl önce boşanan Idris ve Patricia tekrar karşılaşır. Bu tesadüf yeni başlangıçlara gebedir...

Amerikalı zengin bir bekar, eski kız arkadaşının 20 yıl önce oğlunu doğurduğunu ve çocuğun kısa süre önce bir trafik kazasında öldüğünü öğrenir. Oğlunun cenazesi için geldiğinde, bir yandan hayatındaki seçimleri değerlendirirken, bir yandan da ölen oğlunu, ona hiç olmadığı kadar yakın olan insanlar aracılığıyla dolaylı olarak tanımaya başlar...

İşinde zorluk yaşayan genç bir mimar olan Amay, annesinin ölümünden sonra hiç katlanamadığı babasıyla 48 saat geçirmek zorunda kalır. Bu durum faciaya davet çıkarmaktan farksız, hatta daha da kötüdür. Genç mimar pes mi edecek, yoksa bu zorlu sürecin sonunda bu huysuz ihtiyarla olan ilişkisini düzlüğe mi çıkaracak?...

Bir eskiz sanatçısı ve bir polis, acımasız suça tanık olan bir kişinin hafızasına kazınmış bir yüze ait tasvirleri kullanarak yakalanması zor bir katilin kimliğini çözmek için birlikte çalışır...

"A Complete Unknown", genç Bob Dylan'ın 1961 yılında New York'a gelişiyle başlayan ve 1965'te rock müziğe geçişine kadar uzanan dönemi ele alıyor. Film, Dylan'ın Greenwich Village'daki folk müzik sahnesine katılımını, Pete Seeger ve Joan Baez gibi figürlerle kurduğu ilişkileri ve müzik kariyerindeki hızlı yükselişini anlatıyor. Ayrıca, Dylan'ın üniversite öğrencisi ve sanatçı Sylvie Russo ile olan romantik ilişkisi de filmde önemli bir yer tutuyor. Dylan'ın halk müziğindeki başarısının ardından rock müziğe geçişi ve bu süreçte yaşadığı zorluklar, filmde derinlemesine işleniyor. Timothée Chalamet'in Dylan'ı canlandırdığı filmde, Edward Norton Pete Seeger'ı, Elle Fanning ise Sylvie Russo'yu canlandırıyor. James Mangold'un yönetmenliğini yaptığı bu biyografik drama, izleyicilere Dylan'ın kariyerindeki bu kritik dönemi ve müzik dünyasında yarattığı etkiyi detaylı bir şekilde sunuyor.

Film, gizli bir hazine olan paha biçilmez bir eserin çalınmasıyla başlar. Bu olay, uluslararası diplomatik ilişkileri tehdit eden bir krize yol açar. Çalınan eseri geri almak için, farklı ülkelerin istihbarat teşkilatlarından iki deneyimli ajan görevlendirilir: Mauritus'tan Ajan And (Nad Sham) ve Çin'den Ajan Yuan (Naomi Willow). İkili, başlangıçta birbirlerine güvenmeseler de, ortak düşmanlarına karşı iş birliği yapmak zorunda kalırlar. Ajanlar, Xavier'in planlarını bozmak ve eseri geri almak için tehlikeli bir maceraya atılırlar. Bu süreçte, hem kendi içsel çatışmalarıyla yüzleşirler hem de birbirlerine olan güvenlerini pekiştirirler. Film, yüksek tempolu aksiyon sahneleri ve egzotik Mauritius manzaralarıyla izleyicilere görsel bir şölen sunuyor.

Genç bir sosyal medya fenomeni olma hayali kuran Donna, en yakın arkadaşı Milou ile birlikte internetin karanlık dünyasına cesur bir giriş yapar. Bir YouTube videosunda, kadınlara manipülasyon teknikleri öğreten ünlü "pick-up artist" Pascal'a meydan okuyan Donna, sosyal medyanın en büyük yıldızlarından biri olacağına dair iddialı bir söz verir. Ancak takipçi sayısını artırma yolculuğu beklediğinden çok daha zorlu ve tehlikelidir. Başlangıçta eğlenceli bir rekabet gibi görünen bu süreç, Donna’nın kişiliğini ve değerlerini sorgulamasına neden olur. Popülerlik kazanmak için kendisini sürekli değiştirmek zorunda kalan genç kadın, özgünlüğünü koruyabilecek midir?

"Better Man", Robbie Williams'ın hayatını ve kariyerini sıra dışı bir anlatımla beyaz perdeye taşıyan 2024 yapımı bir biyografik müzikal filmdir. Michael Gracey'nin yönetmenliğinde çekilen film, Williams'ın Take That grubuyla elde ettiği erken dönem şöhretini, solo kariyerindeki başarılarını ve bu süreçte karşılaştığı kişisel zorlukları gözler önüne serer. Filmde, Williams'ın kendi seslendirmesiyle anlatılan bu hikâye ve şöhretin getirdiği yabancılaşma izleyiciye farklı dersler verecektir. Ayrıca, filmde Williams'ın en popüler şarkıları ve etkileyici sahne performansları da yer alarak, izleyicilere hem görsel hem de işitsel bir şölen sunuyor.

"Chameleon", başarılı bir emlakçı olan Knoll Ashby'nin (Henry Held) hayatını merkezine alır. Dışarıdan bakıldığında düzenli ve başarılı bir yaşam süren Knoll, iç dünyasında derin bir monotonluk ve tatminsizlik hissiyle boğuşmaktadır. Orta yaş krizinin eşiğinde, hayatına heyecan katma arayışıyla tehlikeli bir yola sapar ve ilk kez birini öldürmeye karar verir. Bu eylem, onun için beklenmedik bir tatmin kaynağı olur ve zamanla bir bağımlılığa dönüşür. Knoll, her cinayetle birlikte daha da derine çekilirken, içsel çatışmaları ve ahlaki değerleriyle yüzleşmek zorunda kalır. Film, bir insanın sıradanlıktan kaçış arzusunun onu nasıl karanlık bir yola sürükleyebileceğini ve bu süreçte yaşadığı psikolojik dönüşümü derinlemesine işler.